Abdi İbrahim’in Edirne Dârüşşifası İyileştirme Projesi’ne Altın Havan Ödülü
Beş asırlık tıp tarihini gün ışığına çıkaran ve çağdaş müzecilik anlayışıyla Abdi İbrahim tarafından yenilenen Darüşşifa’yı bir yılda 235 bin kişi ziyaret etti.

Yenilikçi ürün ve hizmetleri, cesur ve öncü girişimleriyle, dokunduğu hayatları iyileştirmek için tutkuyla çalışan Abdi İbrahim, 500 yıllık geçmişiyle tıp tarihinde önemli bir yere sahip olan Edirne Darüşşifası İyileştirme Projesi ile kurumsal sosyal sorumluluk alanında birbirinden önemli ödüller almaya devam ediyor. Proje, bu yıl 7. kez düzenlenen Altın Havan Ödülleri’nde Sosyal Sorumluluk Ödülü’ne layık görüldü.
Abdi İbrahim tarafından 1,5 yıl süren çalışmalarla çağdaş müzecilik anlayışıyla yenilenen ve geçtiğimiz yıl törenle hizmete açılan Edirne Darüşşifası İyileştirme Projesi, hayata geçirildiği ilk günden bu yana büyük ses getirdi ve önemli ödüller kazandı. Abdi İbrahim’in sosyal sorumluluk projesi Edirne Darüşşifası İyileştirme Projesi, Eczacı Dergisi tarafından bu yıl 7. kez düzenlenen Altın Havan Ödülleri kapsamında Sosyal Sorumluluk Ödülü’nün sahibi oldu.
Konuyla ilgili açıklama yapan Abdi İbrahim Kurumsal İletişim Direktörü Elif Elkin: “105 yıldır dokunduğumuz hayatları iyileştirmek için tutkuyla çalışıyoruz. Bu çalışmalarımız ödüllerle taçlandırıldığında yeni toplumsal katkı projeleri için daha da heyecanlanıyoruz, cesaretleniyoruz. Hem tıp hem de ülkemiz tarihi açısından çok büyük değere sahip olan Edirne Darüşşifası İyileştirme Projesi’nin birbiri ardına böylesine önemli ödüller alması bizler için büyük bir gurur kaynağı. Sektörün en değerli yayınlarından biri olan Eczacı Dergisi’nin düzenlediği Altın Havan Ödülleri’nde bu sonucu almak bizim için çok kıymetli. Bunun yanında Dârüşşifa’nın UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ne alınması da bizler için ayrı bir mutluluk oldu.” dedi.
Edirne Darüşşifası İyileştirme Projesi bugüne kadar Stevie Uluslararası İş Ödülleri’nde ‘Yılın Sosyal Sorumluluk Programı’ ve ‘Medya İlişkileri Yılın İletişim/Halkla İlişkiler Kampanyası’ kategorilerinde bronz ödüle, dünyada iletişim sektörünün en prestijli ödüllerinden biri olan Mercury Mükemmellik Ödülleri’nde medya ilişkileri alanında bronz ödüle, Türkiye’deki iletişim ve halkla ilişkiler sektörünün tek ödül programı olan Altın Pusula Türkiye Halkla İlişkiler Ödülleri’nde ise Jüri Özel Ödülü’ne layık görülmüştü.
Edirne Darüşşifası’nda neler sergileniyor?
Osmanlı döneminde hastane olarak insanlara şifa dağıtan Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası’nı ziyaret edenler, 15 ve 18. yüzyılda estetik ameliyatların yapıldığını, yeniçerilere fıtık ameliyatı yapan kadın cerrahların varlığını ve İngiltere Kraliyet Ailesi’nin de yaptırdığı Türk Usulü Çiçek Aşısı’nın Edirne’den Avrupa’ya yayılış öyküsünü, gülcülüğün ve gülsuyunun memleketinin bilinenin aksine Edirne olduğunu, hastalıklara nasıl tedaviler uygulandığı ve ameliyat teknikleri gibi birçok değerli bilgiyi hem metinlerle hem de canlandırmalarla yerinde öğrenme şansını yakalıyor.
Darüşşifa’yı ziyaret edenler ayrıca tablet şeklindeki ilaçların yapımında kullanılan tenzu (ilaç) kalıbı, Dârüşşifada musiki icrası, dönemin tedavi yöntemlerini gösteren balmumu heykelleri, Osmanlı Tıbbından günümüze ilaç hazırlama yöntemlerine ait belgesel ve ilaç yapımında kullanılan bitkilerden örnekler ile baş ağrısı tedavisi için kullanılan dağlama yönteminin resmedildiği minyatürü de görme imkanını buluyor.
1488 yılında hastane olarak kapılarını açan ve 1915’de kapanana kadar hastaları tedavi etmek için hizmet veren Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası’nın yenileme çalışmaları uzun bir bilimsel ön hazırlık sürecinin ardından modern bir tasarımla gerçekleşti. Tıp tarihinin en önemli merkezlerinden biri olan Edirne Darüşşifası, tarihine ve mimari dokusuna saygı duyularak ve Osmanlı tıbbına dair bilgilerin gün ışığına çıkmasına öncülük ederek yenilendi. 26 odası bulunan Edirne Darüşşifası birebir o dönemin uygulamalarını yansıtabilmek amacıyla büyük bir titizlik ve emekle kurgulandı.
Beş asırlık tıp tarihini gün ışığına çıkaran ve çağdaş müzecilik anlayışıyla Abdi İbrahim tarafından yenilenen bu önemli eseri bir yılda 235 bin kişi ziyaret etti.
Mimari özellikleriyle batıya ilham verdi
Mimari özellikleriyle batıya ilham veren Edirne Darüşşifası, ilk kez hastane fonksiyonları esas alınarak merkezi sistemde altıgen planlanmış yeni bir hastane mimarisi. Bu merkezi sistem sayesinde hasta hizmetleri daha az sayıdaki personelle yapılabilmiş. Daha sonra bu sistem 19. yüzyılda Avrupa’da ve Amerika’da revaç kazanmış ve Gasthius, Stuiven, Philadelphia Presbyterian, John Hopkins gibi önemli hastanelerde de kullanılmış. Ayrıca Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası’nın mükemmel akustiği ve havalandırma feneri de hastane mimarisinde dikkat çeken uygulamalar arasında yer alıyor.
Sultan II. Bayezid Edirne Dârüşşifası hakkında
Sultan II. Bayezid Darüşşifası, II. Bayezid’in 1484’te Akkirman Seferleri’nden elde ettiği ganimet gelirleri ile yaptırdığı külliyenin bir ünitesidir. Darüşşifa, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’na kadar yaklaşık 400 yıl boyunca önceleri her türlü hastaya; sonraları sadece ruh ve akıl hastalarına hizmet verdi. 1866 yılında Edirne’de yeni bir hastane açılınca dârüşşifa binası akıl hastalarına tahsis edilmiş ve Edirne Bimarhanesi adını almıştır. Osmanlı-Rus savaşında Edirne’nin işgali üzerine akıl hastaları İstanbul-Toptaşı Bimarhanesi’ne gönderildi (1878). Savaştan sonra onarılan Edirne Bimarhanesi, 23 Kasım 1893 tarihinde yeniden hasta kabul etmeye başladı. 1910 yılında fıskiyeli havuzun üstüne soba kurulmuş, hasta yatakları sobanın etrafına yerleştirilmişti. Çevresine zarar veren tehlikeli akıl hastaları kapalı odalarda tutuluyordu. Bir süre sonra Dr. Mazhar Osman’ın girişimiyle akıl hastaları Kıyık’taki Fransız Hastanesi’ne sevk edildi (1915). Böylece 427 senelik bir hastane kapatılmış oldu.
1.Bayezid Dârüşşifası’nın birbirine bağlı iki avlu ve şifahane olmak üzere üç bölümü vardır. İlk avlunun (Bîrun) sağında sıra halinde yer alan altı odada (poliklinik); hekimler, kehhaller ve cerrahlar, hastaların ilk muayenelerini yaparlardı. Bazı odalarda ise akıl hastaları tecrit edilirdi. Avlunun sol tarafında çamaşırhane, kiler ve mutfak vardı. Mutfakta hasta yemekleri pişirilir, çalışanlar yemeklerini imarette yerdi.
Şifahane bölümünde, yüksek bir kubbeyle örtülü havuzlu mermer döşeli bir salonun çevresinde, ocaklı 6 kış ve sekili 5 sofa (yaz odası) bulunmaktadır. Sofalardan biri müzikle tedaviye ayrılmıştı, dördünün de yazlık oda olarak kullanıldığı kabul edilir. Hastane mimarisi tarihinde merkezi sistem olarak tanımlanan bu planın ilk uygulandığı yerlerden biri olması bakımından Edirne Dârüşşifası’nın dünya hastanecilik tarihinde önemli bir yeri vardır.
Şifahanenin büyük kubbesinin tepesindeki fener, hem iç mekânı aydınlatıp ferahlık vermek hem de havayı ve pis kokuları dışarı atmak amacıyla yapılmıştır. Bu bölümün akustiği de çok iyi ayarlanmıştır.