Özbekistanlı ünlü şair Guljamol Askarova: “Edebiyatın en büyük sponsoru devlet ve Cumhurbaşkanıdır”
.Şimdiye kadar şarkıcılara ve sözde sanatçılara sponsorlar bulunduğunu gördüm ama bir yetenekli şaire, yazara sponsor olacağım diyen zengin bir entelektüel görmedim. Allah bana şans verirse, zengin bir adam veya bir iş adamı olsam, tüm genç yararlara sponsor olurdum diye hayel ediyorum.
Özbekistanlı ünlü şair Guljamol Askarova: “Edebiyatın en büyük sponsoru devlet ve Cumhurbaşkanıdır”
Ancak edebiyat alanında sorumlu kişiler görevlerini vicdanlı bir şekilde yerine getirirlerse sonuç alınacağını düşünüyorum.
Allah bana şans verirse, zengin bir adam veya bir iş adamı olsam, tüm genç yararlara sponsor olurdum diye hayel ediyorum.
Röportaj: Asılbek QOLQANATOV
Özbekistanlı ünlü şair, gazeteci Guljamol Askarova hakkında bahs edersek, özbek edebiyetinin Kocaman yüreğiyle insanları anlamaya çalışan, şiirleri devasa olan kadını. Dünyada çok nadir kalem yazarlarından bir tanesi. Zaten özbek şiiriyetinin o kadar güçlü yazar kadını yokdur gerçekten. Guljamol, bir edebiyat efsanesi, bir şiir ustası oldu ve hayatımıza olumlu bir bakış açısı attı. Çok acı dolu bir hayat geçirdi. Onun için çok kıymetli yakın insanları, onu erken terk etti.
O zengin kadın veya kiraliçeleri değil, alanlarda çalışan sıradan özbek kadınlarının gerçek hayat hikayelerinden bahs eden, halkın gerçek yaşamın okura anlatan yazardır. Halkın derdine elçilik yaptı. Bu nedenle her yeni şiiri sosyal medya gündeminde oluyor. Şu anda sosyal medyada da pek çok hayranı olan ünlü şairimiz ve toplum aktivisti Guljamol Askarova ile yaptığımız röportajı sizlerle paylaşıyoruz.
- Merhaba, Guljamol hanım. Şiirleriniz çok etkileyici ve hepsi ayrı, ayrıca güzel, çekici. Şairi güçlü kılan hocası mıdır ya da daha çok okuyup araştırması mı?
Ancak bunu söyleyen gençlerin biraz yaşlanınca farklı düşünmeleri şaşırtıcı değil. Çünkü yıllar öğretmendir! Hatta Meşrab gibi evliyalar, “Bu yola ustadsız girmeyin” demişlerdir. Uvaisi annemiz, Mashrab’ın ruhunu ustadı olarak kabul eden. Ruhumuz güçlü olduğunda hocaların sanatı öyle bir pınar gibi fışkırır ve hayat verir. Ben yirmi iki yıl boyunca, hocam Halime Hudayberdiyeva’nın yanında saygı ve onurla durmayı insanlık görevim ve doğal halim olarak gördüm. Mentorlarımdan öğrendim, onları kendi işlerimde kalkan olarak kullanmadım. Bir şiir yazdığımda, her yazdığım satırımın arkasında dururum ve kendim cevap veririm. Hiçbir öğretmen sana nasıl şiir yazılacağını öğretemez. Ama manevi destek alabilir.
– Allah beni okul yıllarımda Hamidulla Hamraev, Hamida Torakulova, Zeynab Berdieva, Taşkent’e geldikten sonra edebiyat dünyasında Halime Hudayberdiyeva, Muhammed Yusuf, Tursunoy Sadikova gibi büyük hocalarla tanışmak nasip etti. Kaderimin bu kısmına ilahi kader diye düşünuyorum. Son zamanlarda, gençler arasında sık sık “zayıf insanlar kendilerine inanmadıkları için ustadlara güvenirler, ancak kitaplar benim ustadım, eski nesil değil” sözünü duyarım. Peki, birinin eteğini tutmaya utanıyorsan, kitabı bir hoca olarak kabul et; ama yine de o kitabı birileri yazmışdır. Bu duruma bakıp gülmek istiyorum “Avrupa egoizmi” (aslında Avrupa’da bile bencillik bugünkü bizim seviyemizde değil).
– “Aslan kalbini uyandır, asla hiş durma bebeğim Benimki geçti. Aslanın şehdi senin şehdindir.”
– Size hitaben yazılan bu satırları okuyan kişinin size hayranlığı artıyor. Türk halklarının edebiyatının büyük temsilcisi, büyük söz sanatkârı Halime Hudayberdiyeva kendinden sonra seni bize verdiler ve buna siz ne kadar hazırsınız?
İnsanları görüyorum, ülkeyi dolaşıyorum ve eminim ki insanlarımız Halime Hudayberdiyeva’yı asla ve asla unutmayacaktır. Halime ablamız, dünyamız edebiyatımızda büyük muhteşem bir okul açmayı başardı. Sırdarya vilayeti Gülistan şehrinde Halime Hudayberdiyeva’nın adını taşıyan okulu kuruldu Yüzyılda bir doğanların saflarına girdı. Dünya bir daha böyle bir kadın görmeyecek. Eşsiz ve muhteşem bir insandı.
Şimdi benden “Hayatımın en güzel günleri ne zamandı” diye sorsalar, annemin ve Halime hocamın sevgisiyle onların yanında geçirdiğim günler, bugüne kadar hayatımın altın anları oldu derim. Öyle zaman bir defa gelmiyecek ve geri dönmiyecek, maalesef.
– Öğretmeniniz Halime Hudayberdiyeva’yı özlediğinizde ya da onun yardımına ihtiyacınız olduğunu his istediğinizde ne yaparsınız?
– (Biraz sessizliğe bakarak) Onları her gün özlüyorum. Hayatımın Halimai dünyam olduğu ve annem Risolat Teshabobo kızı olduğu anları her zaman o kadar özleyeceğim ki. Mayıs 2018’de annem vefat etti. Üç ay sonra ağustos ayında Halime hocam vefat etti. Bu iki kayıp arasında benimde iki çocuğum düştü.
Bana güçlü kadın diyorlar ama bu kayıplara ne yapsam nafile dayanamadım. Yaşamı Annemin, Halime ablamın, Tursunoy ablam Sadıkovaın huzurunda çiçek açmaktan, şiir okumaktan ibaret sanırdım. Gençtim… Ne yazık ki, hepsi bir anda gitti. Önce Tursunoy ablam, sonra Annem, sonra Halime ablam… Ruhumda çok şey kaybettim. Dayanılmaz zamanlar geçirdim. Nadir ve kıymetli insanlarım gitti, kanımda bir çeşit heyecan uykuya daldı. En kötüsü de kimse onların yerini tutamaz. Umarım öbür dünyada görüşürüz… Ruhları huzur içinde yatsın.
-
– Halime ablam son şiirlerini 2016 yılında yazdı. Daha sonra yazamadılar. Nedeni ise hastalıkların artmasıydı. Kalbi normal uyarıcıda olduğu için acı çekmesini istemedik. “Güzel şiirlerinizi yazmayı bitirdiniz. Harika bir edebiyat geçmişiniz var” diye gülerdik. Halime ablam yukarıdakı satırları yazdığında 2016 yılıydı. 22 yılı aşkın yasaklı sürecde Halime ablamın zor ve çok acıla geçen günlerinde yanında oldum. Sonra, ben kaderin zor ve soğuk günlerini yaşarken, Halime ablamın bu şiirleri ile bana ruh vermek, ayağa kalkmak ve düşmüş bir insana destek oldu. Halime ablamızın aramızdan bu kadar çabuk ayrılacağını hiç düşünmemiştim.
Şimdilik Özbek edebiyatında en çok endişelendiğiniz şey nedir?
– Bizin naslımızın şaır ve yazarları hayatımızın çoğunu ev işlerile uğraşarak hâlde ve rüzgar gibi sürüklenerek geçirdik. Hayat yolunda çok mesefa kat ettik. Omuzlarımızdakı yaşamın yükü bizi çok yoğurdu. Ömrümüzü harcadıklarımız iftira oldu üzerimize çamur olarak sıçradı. Hatırlamak istemiyorum bile. Bugünün edebiyatında beni endişelendiren şey, gençlerin tarafsız sponsorlarnın olmaması. Genç yeteneklerin (orijinallere, gerçeklere) sponsor lazım. Devlet kaynak ve konut ayırıyor ama sorumlu kuruluşlar işini özenle yapmıyor. Mesela gonarar (kalem ücreti) verilecek denildi, ama pratikte verilmiyor. Kitabın basımı için para ayrılmış ama bu da el parmak ucunda.
Yetenekli gençler var ama geçim sıkıntısından dolayı yurt dışına gitmek zorunda kalıyorlar. Önce yurt dışına okumaya giderlerdi, şimdi işe gidiyorlar. Bu beni endişelendiriyor. Onlara gitme diyemezsiniz, çünkü memleketlerinde yol bulamıyorlar. “Kiralık evimi sevdiğim gibi seni seviyorum Vatan” diye yazıyorlar. Böyle zamanlarda, Allah bana şans verirse, zengin bir adam veya bir iş adamı olsam, tüm genç yararlara sponsor olurdum diye hayel ediyorum.
Şimdiye kadar şarkıcılara ve sözde sanatçılara sponsorlar bulunduğunu gördüm ama bir yetenekli şaire, yazara sponsor olacağım diyen zengin bir entelektüel görmedim. Aslında edebiyatın en büyük sponsoru devlet ve Cumhurbaşkanıdır. Ancak edebiyat alanında sorumlu kişiler görevlerini vicdanlı bir şekilde yerine getirirlerse sonuç alınacağını düşünüyorum.
– Sizinle konuşan insan sizin sohbetinize asla doyamaz…
– (Gülümserek). Iki insan biri-birinin ruhuna temas ederse, kalbine dokunursa sohbetler sabaha kadar devam eder. Atalarımız dediği gibi sevaplarımızdan biri de sohbetdır. Sohbet insana guç verir. Ruhu ruhuna destek olur. Hayat insanla güzel, insan söhbetile güzel. Hayatta sohbetinizi özleyen insanların olması da bir nimettir. Konuşmayı özlediğim insanlar geçti, gitti. Halime ablamın “Artık korumak bize kaldı” diye bir repliği vardı. Bana öyle geliyor ki artık bunalıma giren insanlara destek olmak, ruh vermek, muhtaçlara yardım, insanlara iyilik eli uzatmak, nurlu sohbetleri değer mertebesinde yaşatmak bize düşüyor. Yaradan bize güç veriyorsa, iyi insanların hizmetindeyiz, sohetleri içerisindeyiz. Teşşekkur ederim.
– Size de çok sohetiniz ve zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.
**
Guljamol Askarova Hakkında:
Özbekistanlı ünlü şair, gazeteci, toplum aktivisti Guljamol Askarova ile yaptığımız röportajı sizlerle paylaşıyoruz. Özbekistan’ın gözde şairi G. Askarova, 5 Mart 1978’de Semerkand vilayetinin, Kattakorgan ilçesi, Beşdargat köyünde dünyaya geldi. Özbekistan Milli Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi’nden lisans ve yüksek lisans mezunu. 1998 yılında Özbekistan Yazarlar Birliği’ne üye oldu. 2001 yılında Zülfiye Devlet Ödülü’nü, 2011 yılında ise “Özbekistan Cumhuriyeti’nin Bağımsızlığının 20. Yılı” rozetini sahibi. Yaratıcının “Dil Mevsimi” (1998), “Müreffehlik” (2000), “Bedor zil” (2003), “Mutluluk imzası” (2004), “Uyandırışсı ninni” (2007), “Gülname” (2008), “Vinçler yolu” (2010), “Aşklar muskası” (2012), “Erkeklik ayrıcalığı” (2013) gibi şiir koleksiyonları yayınlandı.